Phokaia Antik Tiyatrosu

Çarşamba, Ekim 25, 2023

Değirmenli Tepe’nin kuzeybatı yamacında gerçekleşen kazılar sonucunda bulunan Foça Antik Tiyatrosu, Anadolu’nun en eski ve klasik dönem sonuna ait tek tiyatrosu olarak biliniyor. Yaklaşık 2400 yıllık tiyatronun iki ayrı bölümde yapılan kazılarda, basamakları sınırlayan kanat duvarları oldukça iyi korunmuş şekilde ortaya çıkmış. Duvarların iç kısmında, Foça’nın yerel taşı olan tüf taşından yapılmış dört sıra oturma basamağında keşfedilen Fuyte Oyta yazısıyla, her mahallenin tiyatroda kendine ayrılan bölümde oturduğu anlaşılmış.

Tiyatronun basamak profili ve diğer buluntular, yapının Büyük İskender döneminde, milattan önce 340-330 yıllarında inşa edilmiş olduğunu göstermekte. Bu durum Foça’nın arkaik dönemde doğu-batı arasında bir köprü olması, ekonomik ve kültürel yönden yüksek bir düzeyde bulunmasıyla açıklanıyor. Kazılarda edinilen diğer bulgulara göre muhtemelen bir deprem sonrasında işlevini yitiren tiyatro Erken Roma döneminde 1. yüzyılda seramik çöplüğü, 2. yüzyılda ise nekropol alanı olarak kullanılmış.

En son geçtiğimiz yaz fotoğrafladığım tiyatro için tekrar çalışma başlamış. Arkeolojik olarak zengin bir alan sahip Foça çevresinde bir çok kazı devam ederken tiyatro uzun yıllar bu fotoğraflardaki şekilde beklemişti. Kış aylarında da devam eden yeni çalışmalar neticesinde umarım yeni bulgularla beraber yakın zamanda tamamlanır.

Kaynak: Aiolis – Bilge Umar – 2002, KTB/İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü – 2023

Gordion – Yassıhöyük

Çarşamba, Eylül 20, 2023

1893’te bölgedeki Berlin-Bağdat demiryolu inşaatında çalışan mühendisler, antik bir yerleşime ait kalıntılarla karşılaşmışlardır. O esnada Sakarya nehri yakınlarındaki bir bölgeyi ziyaret eden Alman Filolog Alfred Körte’nin yolu, kalıntılara rastlayan mühendislerle kesişir. Körte, antik Yunan ve Latin yazarların Frig başkenti için söylediklerinden yola çıkarak burayı Gordion olarak tanımlar. İlk keşiften yedi yıl sonra abisi, Arkeolog Gustav ile Gordion’a geri dönen Körte, Orta Anadolu’da yapılan ilk kontrollü arazi araştırmalarından biri sayılan kazı çalışmasını başlatır.

Üç ay süren bu kazıdan yaklaşık elli yıl sonra Rodney Young tarafından kazılar tekrar başlamış, 1973’e kadar devam etmiştir. Günümüze kadar birçok araştırmacıya ev sahipliği yapan Gordion’da yaşam, Bronz Çağı’nda milattan önce 2500 civarında başlamış, Anadolu’daki önemli ticaret yollarının üzerinde, Sangarios yani Sakarya nehrine yakınlığı ve tarıma elverişli geniş topraklara sahip olması sebebiyle neredeyse kesintisiz olarak devam etmiştir. Günümüzde yerleşim, antik kentin yürüme mesafesindeki komşusu olan Yassıhöyük’te devam etmekte. Geçtiğimiz günlerde UNESCO’nun Dünya Mirası listesine giren Gordion’u ve çevredeki tümülüsleri, Mayıs ayında ziyaret etmiştik. Ortamın ıssızlığı ve kasvetli hava, geziye ayrı bir keyif katmıştı. Bizden başka ziyaretçisi olmayan antik kentin orta kısımlarında kazı çalışmaları devam ettiği için, arazinin henüz tam kazılmamış dış kısımlarını dolaşmayı tercih ettik.

Gordion demişken, düğüm efsanesine değinmeden geçmeyeyim. Bahse konu efsanenin birçok farklı detay içeren versiyonu anlatılmakta, ben size en sade haliyle aktarayım. Büyük İskender’in Pers İmparatoru Darius ile karşılaşmadan önce Gordion’da kalması tarihin en büyük gizemli olaylarından birine yol açmıştır. Yeni bir lider arayışında olan Frig’lere bir kahin tarafından, kente öküz arabasıyla giren ilk adamın kral ilan edilmesi söylenir. Bu kişi kağnısıyla kente giren yoksul köylü, Midas’ın babası Gordios’tur. Gordios kral ilan edildikten sonra öküz arabasını Frig tanrısı Sabazios Tapınağına adar ve arabayı kızılcık dallarından bir düğümle tapınağa bağlar, bu düğümü çözecek kişinin Asya’nın hakimi olacağı söylentisi ünlenir.

334 yılında Gordion’a gelen Büyük İskender, düğümü çözmeye çalışır ancak başaramaz, sabrı tükenince öfkeyle kılıcını çekip düğümü keser. İskender gerçekten de Pers İmparatorluğu’nun fatihi ve Asya’nın hakimi olma yolundadır. Ancak 33 yaşında hastalık sebebiyle zamansız ölümü, bilgelerce İskender’in düğümü çözmek yerine sabırsızca davranmasının cezası olarak yorumlanır. Günümüzde Gordion düğümünü kesmek deyimi, detaylarla zaman kaybetmeden sorunu kökünden halletmek amacıyla kullanılmaktadır.

Kaynak: The Penn Museum/Digital Gordion Articles

Camley Street Natural Park – Londra

Perşembe, Eylül 7, 2023

Bugün, Londra’ya yerleştiğim ilk hafta ziyaret ettiğim, içine girdikçe kaybolduğum küçük bir parktan bahsedeceğim. Şehir merkezinin hareketli bir bölgesinde saklı kalmış bu park, bir zamanlar King’s Cross İstasyonu’nu kullanan trenler için bir kömür deposuymuş. 1960’lı yıllarda kullanım dışı kalan depo arazisi, imardan kurtarma ve yeni bir doğa rezervi oluşturmak için yürütülen kampanya sonucunda 1985’te Camley Street Tabiat Parkı olarak yeniden doğmuş.

Günümüzde King’s Cross ve St Pancras istasyonlarının kalabalığı arasında kalmış bu bölge, benzersiz bir kentsel doğa koruma alanı olarak dikkat çekiyor. Göletler, sazlıklar ve bataklık alanlar da dahil olmak üzere ormanlık alan, otlak ve sulak alan habitatları kuşlar, kelebekler, amfibiler ve bitki yaşamı için zengin bir yaşam alanı sağlarken, aynı zamanda kuşların yuva yapabileceği, böcek türlerinin yaşayabileceği ve balıkların yumurtlayabileceği alanlar da barındırıyor.

Park kurulurken yerleştirilen sazlıklar, kanal kirliliğinin azaltılması da dahil olmak üzerer bir dizi ekosistem işlevi de görmekte. Yılda yalnızca iki gün kapalı olan parkı ziyaretçi merkezi, en verimli dönemi olarak Nisan-Eylül arasında ziyaret etmeniz öneriyor. Referans almak isterseniz fotoğraflar Ağustos ayının ilk haftasından. 

Fotoğraflar için; Camley Street Tabiat Parkı