Lübbey Köyü
Çarşamba, Aralık 20, 2023
İzmir’in bu yaz resmi olarak açılan Efeler Yolu kültür rotasının, Kerpiçlik-Gölcük isimli etaplarının üzerinde bulunan Lübbey’e yeni yolundan bir uğradım. Etraf öyle sessizdi ki yürürken köyün bir ucundan diğer ucuna çok da bağırmadan konuşan iki kadının muhabbetine istemeden de olsa kulak misafiri oldum. Hiçliğin ortasında dolaşırken duyduğum iki insan sesi, ortamdaki kasveti dağıtmak açısından aslında iyi geldi diyebilirim.
Lübbey, kırsal bütünlüğünü koruyarak günümüze ulaşmış ender köylerden biri. Ödemiş merkezinden 13 kilometre uzaklıkta yer alan kışlak yani, göçebe halkın yayladan inerek kışı geçirdiği yer, Küçük Menderes havzasında yer alıyor. Köyün yaylağı ve daha sonra ismini ve yerini de alan Çamyayla, kışlağın beş-altı kilometre kuzeyinde. Geçmişte köy halkı kış aylarını kışlak denen bu yerde, sıcaklığın arttığı yaz aylarında ise yaylada geçirirmiş. Yarı-göçer olarak sınıflandırılan Lübbey halkı 1960’lı yıllarda geçimlerini sağlamakta yaşadıkları zorluklar sebebiyle tarıma daha elverişli olan Çamyayla’ya kalıcı olarak göç etmeye başlamış. Bu esnada elektrik ve içme suyunun yaylaya daha erken ulaşması göçü hızlandırmış.
Çam ormanları arasında yer alan köyün ne zaman kurulduğuna dair bilgiler, Osmanlı dönemi kadastro kayıtları ile sınırlıdır. Bazı kaynaklara göre Osmanlı’nın konar-göçer toplulukları daimi iskana geçirme politikalarının yoğunlaştığı 18. ve 19. yüzyıl arasında kurulmuş olabileceği düşünülmekte. Daha geriye gidecek olursak, antik çağda Tmolos olarak bilinen Bozdağ’ı aşarak Sardes ile Efes’i birbirine bağlayan bu yollar Hypaipa’ya giderken buradan geçmekteymiş. 1894’te yaylaya gelen araştırmacı Karl Buresch burada bazı yüzeysel helenistik dönem kalıntılarına erişmiştir.
Buresch’ten sonra çevrede araştırmalar yapan Clive Foss, köyü çevreleyen eski mezarlardan yola çıkarak burayı antik bir kasaba olarak nitelendirmiş, köyün yayla kısmında yaptığı araştırmalarda da üzerinde Nicopolis yazan helenistik bir yazıt bulmuştur. Üzümlü’den Lübbey’e çıkarken geçilen manastır dolayısıyla Bizans dönemi geçirdiğini de söylemek mümkündür.
Köyü dolaşırken cami tarafında rastladığım Muzaffer Bey’in samimi karşılaması sonrasında biraz sohbet ettik. Şakayla karışık son mevcudu altı olarak iletti. Buraya gelirken konuşmalarına kulak misafiri olduğum kadınların konuştuğu cenaze arabasından bahsedince o zaman beş diyelim diyerek güldü. Son zamanlarda sosyal medyanın click bait denen izlenme artırıcı tuzak başlıkları ve içeriklerine az da olsa maruz kalan ve korunması gereken kültür varlığı olduğunun bilincinde ziyaret etmemiz gereken Lübbey, Karaburun’daki Sazak Köyü’ne dönüşmeden tedbir almak gerekiyor.
Kaynak: Explorations in Mount Tmolus – Clive Foss – 1978, Batı Anadolu’da Terk Edilmiş Bir Köy: Ödemiş-Lübbey – Koray Güler – 2016
Yorum Ekle