Kapadokya (I) – Göreme

Çarşamba, Ağustos 23, 2023

Düz mantıkla, yazın sıcakta kalabalık olmaz, kafama göre gezerim diyerek Kapadokya’ya gitmeye karar verdim. Daha önce aynı mantıkla Mardin’e gitmiş biri olarak, boğucu olmayan bu karasal iklim sıcağının üzerimdeki etkisini tecrübe etmiştim. Aslında çok zor değil, sabah ve akşam serinliğinde gezer, öğle vakti geldiğinde yemeğimi hazırlar ve bir ağaç altında yatar dinlenirim diyerek kendimi bir kez daha ikna ettim. Turistik bir geziden ziyade, Göreme civarındaki vadileri ve bu vadilerde yer alan tekil tarihi yapıları gezip, belgelemek niyetindeydim. Bu şekilde oluşmaya başlayan bir rotanın, sırt çantası ve kamp şekline dönüşmesi çok uzun sürmedi. Bu sırada, yaklaşık bir hafta sürecek bu yolculuğun ilk etabı için eksik olan, yataklı tren biletim de kendiliğinden belirdi. İşin şakası bir yana, uzun zaman sonra, tren-otobüs-otostop üçlüsünü tekrar kullanacağım için heyecanlıydım. 

Müsait olduğum tarihler belli olunca, yakın zamanda işletmeye giren Konya Mavi Treni’ne bir bilet aldım. Sırt çantamı ve kamp malzemelerimi hazırladım. Yaklaşık üç yıl boyunca farklı alanlarıyla demiryolu belgeseli hazırlamış biri olarak, yemekli vagon kültürünün o yıllarda kaldığını bildiğim için, trenin neredeyse kesinleşmiş rötarını da hesaba katarak, yiyecek-içecek stoğumu yaptım. Basmane Garı’ndan 32007 sefer numarasıyla Konya’ya hareket ettik. Yaklaşık 700 kilometrelik hat üzerinde, tam da gece yarısına denk gelen uzun duruşlar sebebiyle doğru düzgün uyuyamadan sabahı ettik. Normalde uyurum ama yavaş gidiş, sık frenleme maalesef uyku kaçırıyor. Güneş doğarken, çay alma bahanesiyle yemekli vagona yürüdüm, dedim belki bir Türk kahvesi de vardır, kağıt bardakta poşet çay ve sıcak su ile kompartımana geri döndüm. Çok değil dört saatlik bir gecikmeyle Konya’ya vardım. Her seferinde, bir öncekinden aldığım keyiften bir adım daha uzaklaşarak trenden indim. Bakmayın siz böyle dediğime, her şeye rağmen severim, yine de binerim. 

Konya’yı daha önce detaylı bir şekilde gezdiğim için fazla oyalanmadan Nevşehir, Göreme otobüsüne koştum. Yaklaşık üç saat süren yolculuğumun büyük bir kısmını uyuyarak geçirdim, o yüzden buradan aktaracağım bir detay yok. Kek ve çay ikram ettiler, yedim. Göreme’ye vardığımda çadır kurmak istediğim noktalara erişmek için fazla vaktim yoktu. Yörede iyi bilinen meşhur kamp alanına gidip çadır kurdum, biraz dinlenip tekrar Göreme merkezine geçip bir şeyler yedim. B planı olarak düşündüğüm bu kamp alanı aslında dolaşmak istediğim rotalar için iyi bir lokasyondu, yorgunluk da olunca burada devamlı kalmak aklıma epey yattı. Yemekten sonra gelen çayımı içerken, Meskendir Vadisi’nin güneydoğu uzantısından başlayacak ilk rotamın belirli noktalarını düzenledim, yarına hazırlanmak için kamp alanına geri döndüm.

Yazının ikinci bölümü; Meskendir Vadisi

2 Yorumlar on “Kapadokya (I) – Göreme”

Yorum Ekle